Medimagazin logo

Dünya sağlık harcamaları 12.7 trilyon dolara çıkacak

Yapılan araştırmaya göre, 2014 yılında toplam harcamaların yüzde 30’unu oluşturan sağlık harcamaları yüzde 45’e kadar çıkarak, 12.7 trilyon dolar olacak
Dünya sağlık harcamaları 12.7 trilyon dolara çıkacak
Abone Ol:
Medimagazin google abone ol

Hitachi’nin sosyal inovasyon çalışmaları kapsamında Frost&Sullivan’a yaptırdığı araştırma sağlık sektörünün geleceğini gözler önüne seriyor. Araştırmaya göre 2014 yılında toplam harcamaların yüzde 30’unu oluşturan sağlık harcamaları yüzde 45’e kadar çıkarak, 12.7 trilyon dolar olacak

Nüfus istatistiklerinin önceki nesillerin görmediği kadar büyük bir hızla değiştiğine dikkat çeken Hitachi, bu durumun sağlık sektörü olmak üzere tüm sektörler üzerinde çok büyük bir baskı oluşturduğunu duyurdu. Hitachi’nin Sosyal İnovasyon konusundaki çalışmaları önümüzdeki 10 yıllık dönemde dünyadaki sağlık harcamalarının önemli derecede artacağını ortaya koyuyor.

Frost & Sullivan’ın Hitachi için yaptığı çalışmaya göre, dünya sağlık harcamaları 2020 yılına kadar 12,7 trilyon dolara ulaşacak. Hastalık önleme, muayene ve takip yatırımlarının 2014 yılında toplam harcamalar içinde yüzde 30 olan payı ise 2020 yılında yüzde 45’e kadar çıkacak. Hastalıkların tedavisi için harcanan tutarlar, önleme ve muayeneye yönelik harcamaları geride bırakacak.

Aynı raporda sağlık sektöründeki çok sayıda yeniliğin tıp alanında devrim yaratması, tıbbi görüntüleme, ilaç, tıbbi cihaz ve fen bilimleri gibi sağlık sektörlerindeki harcamaların 2020 yılında yüzde 6,4 artışla 2,1 trilyon dolara çıkması bekleniyor. Aynı zamanda nano teknolojik robotlar, kombine cihazlar, elektronik tedavi yöntemleri ve gen manipülasyonu gibi teknolojilerin mikroskopik ölçekte karmaşık işlemleri mümkün kılarak ve hasta ihtiyaçlarına uyarlanmış tedaviler sunarak dünya çapındaki hasta bakımı sektörünü dönüştüreceği tahmin ediliyor. Bu değişim dünyada başladığını duyuran Hitachi, Danimarka'da teknoloji firmaları ile işbirliği halinde e-Sağlık sistemlerinin kullanımını teşvik etmek ve verimini arttırmak için 'süper hastaneler'in kurulduğu örneğini verdi.

dünya
sağlık
harcamaları
12.7
trilyon
dolara
çıkacak
Yorum (4)
www.aciamagercek.com
NEDEN BU KADAR HASTAYIZ ? www.aciamagercek.com Her yer hasta dolu. Hastaneler, trafik, medya, sokaklar… Her yerden hasta ve hastalık fışkırıyor. Bedensel, ruhsal, sosyal, zihinsel hastalıklar ve hasta sayısı rekor düzeyde. Hastane, doktor ve yatak sayısı artmasına rağmen, azalması gereken hasta sayısı giderek artıyor. Asıl çelişki burada. Paramızla hasta mı oluyoruz? Avrupa, Amerika yaşlı toplum. Biz genç toplum olduğumuz halde hastalıktan sürünüyoruz, yarın yaşlanırsak ne olacak? Sağlık Bakanlığının açıklamasına göre bir yılda 700 milyon muayene ne demek? Bu kadar hastaya ne hastane ne doktor ve ne de ilaç yetişir. Son 9 yılda hastalık harcamaları 8 kat artan bir toplum sağlıklı değildir. Ölümlerin % 86’sı ise önlenebilir nedenlere bağlı yani yaklaşık 400.000 insanımız pisipisine ölüyor(4). Ülkedeki üçbeş ölümü bahane edenlerin bu konuda tek laf ettiklerini duydunuz mu?  Peki nerede yanlış yapıyoruz? Eksik olan nedir? Ne yapmalıyız? Hastalıklara değil, hastalıkları önlemeye ve sağlığı korumaya kafa yormalıyız. Sağlıktaki sakatlık, hastalıkları azdıran yaşam tarzında ve hastalıkları tedavi etme numarasıyla sağlığı dev bir sektöre dönüştüren küresel sağlık anlayışında. Bu anlayış, elinde çekiç olanın herkesi çivi gördüğü gibi, herkesi hasta olarak görüyor. Böyle bir ortamda hangi yöntemi kullanırsanız kullanın bu hastalık üreten sistemden sağlık çıkmaz. Neden mi? Bir kere daha anlatalım. Günümüz küresel sağlık sisteminin amacı : Hastalanan, kirlenen balıkları temizleyip yine aynı hasta eden kirli akvaryuma atmak. Kirlenince tekrar çıkarıp temizlemek. Bu işlemin sonu yok. Peki tartışılan ne? Tartışılan şu: hasta balıkları 1000 euro’luk stentle mi tedavi edelim, yoksa SGK, suni kalp cihazı için hasta başına 400.000 euro’mu ödesin? Her iki yöntem de, ne ölümü önlüyor ne de hastalığı. Peki hastalığı önleyen, ölüm oranını azaltan daha kolay ve ucuz yöntemler yok mu? Tabii ki var: Ayda 5-10 euro ile hipertansiyonu ve damar sertliğini kontrol edebilir, buna bağlı hastalıkları önleyebilir, ölümleri azaltabilirsiniz. Hastalıkları önleme ve sağlığı koruma daha kolay ve ucuzken hastalanıp tedavi olmanın mantığını anlamak zor. Çok zengin ve akıllı olduğumuz için ucuz ve kolay yöntemler sosyetemizi bozuyor. Batı ülkelerinde bu saçmalıkları önleyecek, ' Önleyici kardiyoloji, Önleyici tıp' bilim dalı ve uzmanları var. Halk sağlığı enstitüleri ve fakülteleri var. Görevleri toplumu hastalıklardan korumak. Koruyucu önleyici bilim dalı bizde yok. Toplum hastalıklar karşısında savunmasız. İlginç değil mi? Zengin ülkeler bile hastalıkları önlemek için uğraşırken biz ne yapıyoruz? Sihirli (!) gıdalarla ve mucize bitkilerle toplum büyüleniyor. Gündem fındık fıstıkla işgal ediliyor. Fındığı tek tek mi yoksa avuçla mı yiyelim? Geçen yıl keten tohumu moda idi. Sağlık mehdilerimiz şimdi inciri keşfetti. Medyada uzmandan geçilmiyor ama ne dedikleri belli değil. Birinin ak dediğine diğeri kara diyor. Kolesterol, ekmek, meyva, bal, et… ne yiyeceğiz, ne yapacağız bilen var mı? Vah zavallı halkım. Derelere akıtılan zehirler, içme suyumuza karışan kanalizasyon suları, yemyeşil çevreye atılan, toprağa gömülen kimyasal atıklar, filtresiz bacalardan ve egzos gazından üstümüze çöken zehirli dumanlar… Bu ortamda verilen mesaj şu : Kanser tedavisinde son teknoloji en pahalı aletler hizmetinizde. Yeter ki kanser olun gerisini dert etmeyin. Sihirli gıdalarla ve teknolojik rüyalarla uyutulan zavallı bir toplumun içler acısı hali. Tarım bakanlığı sürekli sağlığa zararlı gıdaların listesini yayınlıyor. İşimiz gücümüz yok bunları biz mi kontrol edeceğiz. Sağlıklı bir ülkede havadan suya, gıdadan çevreye her şey temiz ve sağlıklı olur. Biz devlete bunun için vergi ödüyoruz. Çünkü kendimizin yapması çözüm değildir, mümkün de değildir. Bakınız anayasanın 56. Maddesi ne diyor : Sağlık Hizmetleri ve Çevrenin Korunması : Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir. Devlet, herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak; insan ve madde gücünde tasarruf ve verimi artırarak, işbirliğini gerçekleştirmek amacıyla sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet vermesini düzenler. Devlet, bu görevini kamu ve özel kesimlerdeki sağlık ve sosyal kurumlarından yararlanarak, onları denetleyerek yerine getirir. Tweeter, facebook gibi küresel şirketlerin haklarını koruyan Sayın Başkanının, sigaradan alkole, koladan fastfooda bizi hasta eden, sağlığımızı bozan küresel şirketlerin anayasaya aykırılığı konusunda bir itirazını duydunuz mu? Moda olan küresel sağlık anlayışı ise detoks, pozitif enerji masalları, mucize bitkiler ve sihirli gıdalarla toplumu uyutmak. İçinde yaşadığımız ortamı temiz tutmak ve temizlemek gerekirken, içinde yaşayan balıkları önce temizlemek, detokslamak ve sonra tekrar kirli akvaryuma atmak ve tekrar detokslamak… Her balık kendini detoks ettirecek, tabii parası varsa. Küresel köyün kavalcıları böyle söylüyor. Sağlıklı yaşama hakkını paraya çevirmenin en kestirme yolu. Çünkü sistemin temeli, bizi önce hasta etmeye ve sonra da güya tedavi etme numarasıyla cebimizi boşaltmaya dayanıyor. Her taraftan zehir akarken, detoks yaptırmanın faydası kime? Soluduğumuz hava zehir, yediğimiz içtiğimiz herşey sağlığa zararlı katkı maddesi içeriyor. Zehirlenmeden yaşamak mümkün değil mi? Balıkları tek tek detokslamak yerine, sağlık ve hayatımızı kirleten bu akvaryumu detokslamak ve akıllı filtreler takmak aklın ve bilimin gereği değil mi? Bu soruları sormak negatif enerji yüklemek oluyormuş. Pozitif enerji yüklemenin yolu ise basit: Hastalık üreten akvaryumu görmezlikten gelecek ve halkı uyutup cebinizi dolduracaksınız. Peki sonuç ne? 1923 yılı hekim sayısı : 554 1960 yılı hekim sayısı :9826 2011 yılı hekim sayısı :120.000 2023 yılı hedefi : 300.000 100.000 doktor ithal edilecek. Herkese bir doktor olsa ne yazar? Günümüz de herkes sonuçlarla uğraşıyor. Çünkü sonuçlarlarla uğraşmak karlı bir iş, altın yumurtlayan trilyon dolarlık dev bir sektör. Hastalık üreten yaşam tarzının sebeplerini ortadan kaldırmak ise, altın yumurtlayan tavuğu kesmek. Yaygın sağlık sorunları, hipertansiyon, şişmanlık, şeker hastalığı, koroner kalp hastalığı, kalp krizi sonuçtur. Bu sonuçlara yol açan sebepler ne olacak? Bilim; sebep - sonuç ilişkisi kuran disiplinin adı ise, kötü kader gibi yakamıza yapışan sonuçları önlemenin yolu, sebepleri önlemekten geçer. Kaynaklarımızı kuyruğu peşinde dolanan kedi gibi, bitmek bilmeyen sonuçların peşinde koşarak çarçur ediyoruz. Demek ki bilimin sadece lafını ediyoruz. Hayata yansıyan sadece cehalet.  Son 22 yılda % 1000 artan şeker hastalığını önlemeyi akıl edemediğimiz için her yıl 4 milyar doları şekerle ilgili hastalıklara harcıyoruz. Çünkü kilosu 5 TL olan tulumba tatlısını yiyenler GDO’lu mısır şekeri ne bilmiyor. Kaldırımlar dahil her yer tatlıcı, kafe, restoran doldu. Fastfood restoranları dolup taşıyor. TV’ler yemek programından geçilmiyor, herkes aşçı oldu. Bunca hastalık, felaket, ızdırap ve ölüm kendi eserimiz. Başınıza gelen her musibet, kendi ellerinizle işledikleriniz yüzündendir(Şura suresi - 30). Sağlık savaşında hastalıklara harcanan para, son yıllarda kat kat artmasına rağmen, halkımız eskisinden daha sağlıklı değil. Neredeyse sağlam insan kalmadı. Sigara - alkol ve diğer risk faktörlerine harcanan para, sağlığa harcanan parayı geçiyor. Yani kendimizi hasta etmek için harcadığımız para, güya tedavi için harcadığımız paradan daha fazla. Ayağımıza kurşun sıkıyoruz buna da özgürlük diyoruz. ‘Paramla rezil oldum’ deyimi sadece bizim dilimizde var. Şimdi bir de ‘paramla hasta oldum’ deyimi dilimize yerleşiyor. ‘Sağlam gittim hasta çıktım’ gibi. Harcamalar topluma irade, akıl ve sağlık olarak geri dönmüyor. Sebepleri yok etmek yerine kaynakları sonuçlara harcıyoruz. Bu yüzden ne dev hastaneler, ne sağlığa harcanan milyarlar sağlığı korumuyor. Hastalıklar hızla artıyor. Önleyici Kardiyoloji, Önleyici Tıp ve Halk Sağlığı Fakülteleri bizde neden yok? Hastalıklar önlenirse hastalıktan beslenen sistem çöker, bu yüzden her şey hasta olup güya tedavi olmamız üzerine kurulu. Tedavi oluyorsak, ölenlerin % 86’sı neden önlenebilir hastalıklardan ölüyor? Önlenebilir demek önlemiyorsunuz demektir.    Her çeşit kirlenme, felaketlerin asıl nedeni. İçinde yaşadığımız akvaryumu hastalık üreten bataklığa çeviren her çeşit kirlenme, felaketlerin asıl nedeni. Bu yüzden, ‘şunu yiyin, bunu yapmayın’ türünde öneriler içeren sağlık kitapları, sağlık ve hayatımızın kilitlendiği kara kutunun şifrelerini ne yazık ki çözemiyor. Bizler bu öneriler peşinden koşarken, yaşam tarzımız hastalık üretmeye devam ediyor.Sağlık ve hayatımızı kirleten akvaryumda debelenip duruyoruz. Hastalıklar ve sağlık harcamalarının birlikte artması yüzünden, sektör giderek dev bir pazara dönüşüyor. Bu trilyon dolarlık sektörün başarısı için, herkes senaryoda verilen rolleri çok iyi oynuyor, kimse bindiği dalı kesmek istemiyor. Sektörün büyümesi gelişeceği yönü de belirliyor : Getirisi olan sonuçlar. Götürüsü olan sebepler ne olacak? Bu sorular sektörün yönlendirdiği bilim dünyasını aşıyor. Kıt kaynaklarımızı, sebepleri önlemek yerine bitmek bilmeyen hastalıklara saçıp savurarak çarçur ediyoruz. Bu kadar harcamaya karşılık sağlıklı bir toplum olsak 'helal olsun' diyeceğiz ama diyemiyoruz. Hastaların kanı, canı, gözyaşı birilerinin cebine para olarak akmaya devam ediyor. Hastalıklarla uğraşmaktan bu çelişkiyi idrak edemiyoruz. Bu hayati sorunda, far karşısında donup kalan tavşan gibi aptallaşan bilim ve aydın dünyamız, ne zaman uyanacak, ne zaman kendine gelecek? ‘Bırakınız hastla olsunlar’ anlayışı, küresel sağlık sisteminin temel şifresi. Küresel sağlık anlayışı ise akvaryumla ilgilenmiyor, sadece hasta balıklara moral ve akıl veriyor. Beyinlere kazınan şu: Hasta olmaktan korkma, geç kalmaktan kork ve akıllı ol. Akıllı hasta nasıl olunur? Hastalık üreten bataklığı göz ardı ederek para getiren hastalıklarla uğraşan ‘bırakınız hasta olsunlar’ anlayışı, küresel sağlık sisteminin temel şifresidir. ‘Erken teşhis hayat kurtarır’ kampanyaları, hastalıkların önlenmesi konusunda yapılmaz. Önlerseniz bindiğiniz dalı kesmiş olursunuz. Halbuki erken teşhis kampanyaları sonrası, tedavisi gereken dev bir hasta potansiyeli keşfedilir. Bu kaynak kurudukça sulanır, büyüdükçe budanır. Bu zengin maden yatağı ilaç, teknoloji ve hizmet sektörü için piyangodan çıkan büyük ikramiyedir. Satışlarda patlama yaşanır. Böylece sektör yeni bir kampanya için gerekli enerjiyi fazlasıyla toplamış olur. Bir taraftan hastalık üreten yaşam tarzının pompalanması, diğer taraftan hasta edilen bu verimli madenlerin işletilmesi küresel sistemin yaşam kaynağıdır. Hastalıkların önlenmesine yönelik kampanyalar sektör için zararlıdır. Çünkü hastalıkların önlenmesine harcanan her kuruş hasta sayısını azalttığı için, hastalık madenlerinin işlenmesiyle büyüyen bu dev sektör çöker. Bu yüzden perde arkasından küresel şirketlerin desteklediği hastalık kampanyaları, hastalardan oluşan pastayı küçültmeye değil, büyütmeye yöneliktir. Hastalık madenlerini işlemek için önce keşfetmek yani teşhis etmek gerekir. Sağlamlara ise satılık hastalıklar pazarlanır : seç, beğen, al. Performans için hastalık satmak moda. Herkesin elinde torba torba ilaçlar, çekap tahlilleri, MR ve tomografi filmleri, dev hastaneleri tavaf ediyor. Bu moda hepimizi hasta ediyor.  Önce hasta et, sonra cebini boşalt Asıl Da Vinci’nin şifresi bu. Bizi hasta eden yaşam tarzı bilinçli tercihimiz değil, küresel iradenin dayatması. İrademiz önce bağımlı yapılıyor, sonra da yaşam koçları, diyetisyenler, çeşit çeşit uzmanlarla, göstermelik özgürlük ve sağlık formülleri parayla satılıyor. Önce bağımlı hayatın modern köleleri oluyoruz, sonra da parası olanlara kısmi özgürlük veriliyor. Parası olanlar için yüzme havuzları, tenis kortları, koşu bantları, organik gıdalar, mucize bitkiler, duvarlar arkasında lüks yaşam. Çağdaş köleliye dönüşen hayatın kontrolü piyasa tanrısının vicdansız kurallarına geçiyor. En küçük ayrıntısına kadar planlanan ve dayatılan böyle bir dünyada biz kimin hayatını yaşıyoruz? Kaybolan sağlık ve hayatımız nerede?      Öte yandan her yıl 100 bin vatandaşımız erken yaşta sigaradan ölüyor. Sigara kalp ve damarların en büyük düşmanı. Önlenebilir ölümlerin yarısından sorumlu. Ölümse ölüm, terörse terör. Böyle bir terör karşısında Anayasa mahkemesi Başkanı, insan hakları ve özgürlük şampiyonları ne diyor acaba? Hastalık lobisi, arkasına yandaşlarını da alarak bu terör faaliyetlerini özgürlük maskesiyle pazarlıyor. Neymiş? Sigaranın çoğu vergiymiş. Sigara ve alkolün yol açtığı hastalıkları para olmadan nasıl tedavi edeceksiniz? Alınan vergi zararın onda birini bile karşılamıyor. Cinayete yol açan cezasını çeker. Sigara içimini, sigaraya bağlı hastalık ve ölümleri azaltmak ve hastalık harcamalarını karşılamak için yapılan sigara zamları karşısında hastalık lobisi, Kuzey Irak’tan 6 milyar liralık kaçak sigara sokarak hastalık harcamalarına gitmesi gereken parayı çalıyor. Diğer bölgelerden giren kaçak sigarayı siz hesaplayın. Hastalık faturasını, riskleri alan ve satanlar ödemeli Önleyici kardiyolojiden başka Batı’da halk sağlığını koruma enstitüleri de var. İngiltere’de sağlık idaresi, sigara içen, alkol kullanan ve şişman insanların hastalandıklarında sağlık harcamalarını sosyal güvenlik kuruluşları karşılamayacak dedi. Büyük tepkilere yol açtı. Mantık şuydu: Sağlığına dikkat etmeyenlerin sağlık harcamaları edenlere göre kat kat fazlaydı. Sağlığına dikkat edenler, etmeyenlerin harcamalarını sübvanse etmek istemiyordu. Bu çelişki hukuka aykırıydı. Faturayı riskleri alan ve satanların ödemesi gerekiyordu. Ucuz alkol ve sigaranın faturasını içmeyenler niye ödesin? ABD’de sigara şirketleri 1999’da hastalık masrafları için 25 yılda 246 milyar dolar ödemeyi kabul etti. Şimdi kuzu kuzu ödüyorlar. Kanada’nın Quebec eyaleti sigara üreticisi şirketlere 58 milyar $’lık dava açtı. Eyalet yönetimi sağlık harcamalarını hasta edenlerden tahsil edecek. Sırada diğer eyaletler var. Dev sigara tekelleri ise, gelişmekte olan ülkelerde sorunu küçük paralarla çözerken,  geri kalmış ülkelerde tazminat konusu gündeme bile gelmiyor. Peki biz ne yapıyoruz? Son 10 yılda kanserli hasta sayısı 6 kat arttı. Sağlıksız yaşam tarzı, çevre kirliliği,  sigara ve alkol nedeniyle her yıl 150 bin kişi kanser olmakta. Nefes darlığına yol açan ilerleyici akciğer hastalığı sigarayla mücadeleye rağmen çevre kirliliği nedeniyle hızla artıyor. 6 milyona ulaştı. Şişman insan sayısı son 10 yılda 2 kat arttı. 5,5 milyondan 11 milyona çıktı. Tip 2 şeker hastalığı 1990’da 1 milyon iken şimdi 10 milyonu geçti. Erişkin nüfusun 17 milyonu yüksek tansiyonlu. Üçte ikisi habersiz. Haberi olan doktora gitmiyor, gidenler ilacını almıyor, ilacını alanlarda başarı oranı ise % 20. Çok kolay tedavileri bile başaramazsak, hipertansiyonun doğurduğu daha zor hastalıkları nasıl önleyeceğiz? Sağlık okulda başlar, medyada biter Sağlıklı nesil yetiştirmek, okul kantinlerinde sağlığa zararlı şeyleri yasaklamak ve beden eğitimi derslerine önem vermekle başlar. Sağlıklı yaşam kılavuzu ders olarak okutulmalıdır. Medyada bedensel, ruhsal, sosyal ve zihinsel sağlığa zararlı reklam ve mesajların yasaklanması ve sağlık bilinci verilmesi gerekiyor. Sağlık bilinci yerine, hastalık bilinci aşılanıyor. Akvaryumu kirleten kanalları yok etmeden ve akvaryumu temizleyen akıllı filtreler takmadan sağlıklı bir hayata geçmek mümkün değil. Çözüm : hastalık üreten sistemi değiştirmek Millet olarak bilimsel ve akademik yöntemleri kullanmayı hem bilmiyoruz, hem de sevmiyoruz. Sorunları çözecek sistemler ve kurumlar kurmak bizim idrak sınırlarımızın ötesinde. Futboldan bilime her konuda bireysel çözümler peşinde koşuyoruz. Önce akıllı hasta ol, sonra hastaneye doktora git, başının çaresine bak. Elde büyüteç aldığın gıdanın içindeki katkı maddelerine bak, sağlıklı gıda ara. Pencereye çık, işin yoksa sokak sütçüsünü bekle, belki gelir. Aldığın eti didikle, peyniri tereyağını kokla sahtemi değil mi anlarsın belki. Yıllık bin dolara spor salonuna abone ol veya koşu bandı al… Veya asansörü ilk 3 katta yasakla. Hastalar ne yapacak? Bunlar kısır çözümler. Bilim, teknoloji, akademiler, üniversiteler, kurumlar ne işe yarıyor? Bunlara niye avuç avuç para veriyoruz. Bunları organize eden bir sistem kurmak çok mu zor? Adamlar koyunlara kalp hızına duyarlı çip takmış, vahşi hayvan görünce korkudan kalp hızı artıyor, çobanına kurtar beni baba diye mesaj atıyor. Tehlike anında, takılan çipten çobanına mesaj atarak koyunları bile koruyan bir dünyada, insanımızı koruyan benzer bir sistemi neden kuramıyoruz? Fırat kenarındaki koyundan bile Hz. Ömer’i sorumlu tutan inancımız, insanı koruyan bu sistemi kurmayı emrediyor. Yaşadığımız akvaryumu kim, nasıl temiz tutacak? Hastalıkları önleme, sağlığı koruma yani yaşadığımız akvaryumu temiz tutma görevini kim yapacaktır? Halk Sağlığı Kurumu, Milli Sağlık Enstitüsü ve zihinsel kirlenmeyi önleyen yapılar, bu görevi başarmak için kurulmuş bilimsel ve akademik yapılar olmalıdır. Lafla peynir gemisi yürümez, mühim olan netice. Food Drug Administration (gıda ve ilaç takip merkezi) benzeri vesayet altına girmeyen bir kurumumuz maalesef yok. Varsa bunca kirlilik, bunca hastalık neden? FDA, küresel şirketlerin vesayeti altına girdiği için görevini tam olarak icra edemiyor. Böyle bir kuruma Medya takibi de eklenmelidir. Medyadan kasıt, sadece yaşadığımız ortamın temiz ve sağlıklı olması yani hava, su, toprak, temiz çevre, trafik, egzos takibi değildir. Medyada zihinsel kirlenmeye yol açan sağlığı bozan reklamlar, diziler, algımızı ele geçirmeye çalışan beyin yıkamalar önlenmelidir. Çağımızda özgürlüğün önündeki en büyük engel, zihinsel esaret. Bütün bunları başaracak olan akademik kurumun adı GIDA, İLAÇ, MEDYA (GİM) takip merkezidir. Sağlığı koruyacak, hastalıkları önleyecek kurumların amacı, bedensel, ruhsal, sosyal ve zihinsel sağlık, yöntemi de bilim ve teknoloji olmalıdır. Hastalıktan beslenen küresel iradenin muhalefetini kırmanın yolu, anayasal güvence altına alınan sağlık ve bilimdir. Süper doktorlar hastalıkları önler, vasat doktorlar erken teşhis ve tedavi eder, diğerleri ise hastalıklardan yarar sağlar. Asıl Da Vinci’nin şifresi bu. Çözün artık.  Huang Dee : Nai Ching (MÖ. 2600 Çin’in ilk Tıp kitabı) www.aciamagercek.com KAYNAKLAR 1. Yeşilçimen K: Hastalık Üreten Yaşam Tarzımız Nasıl Değişir. Hayy kitap  2. http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=1180238&title=400-bin-euroluk-yapay-kalbin-bedelini-artik-devlet-odeyecek  3. http://www.medimagazin.com.tr/ana-sayfa/dis-haberler/tr-hastalklarn-maliyeti-47-trilyon-dolar-bulacak-1-76-37482.html  4. Yılda 372 bin kişi pisi pisine ölüyor.http://arsiv.sabah.com.tr/2005/07/24/gun101.html  5. Böbrek hastalığında dünya şampiyonuyuz. http://bizimsaglik.com  6. Sigaraya yılda 15 milyar dolar harcıyoruz.http://www.ntvmsnbc.com/id/25101255/ 7.http://www.medimagazin.com.tr/ana-sayfa/kategorisiz/tr-akilli-hasta-nasil-olunur-1-666-5088.html  8.http://www.sdplatform.com/Haberler/Haberler/2510/Vaskuler-Risk-Calismasinin-sonuclari-aciklandi.aspx  9. Türk Kardiyoloji Derneği Ulusal kalp sağlığı raporu – 2007http://www.tkd.org.tr/pages.asp?pg=432  10. http://www.medimagazin.com.tr/medimagazin/tr-kardiyologlar-istanbul8217da-toplandi-676-405-6680.html  11. http://www.medimagazin.com.tr/hekim/sgk/tr-saglik-harcamalari-9-yilda-8-kat-artti-2-18-34892.html  12. http://gundem.milliyet.com.tr/kanada-da-58-milyar-lik-sigara-davasi/gundem/gundemdetay/09.06.2012/1551346/default.htm 13.http://www.sagliktagundem.com/haber/turkiye_de_sismanlik_ve_diyabet_alarmi.htm
0
Cevapla
www.aciamagercek.com
Son 22 yılda % 1000 artan şeker hastalığını önlemeyi akıl edemediğimiz için her yıl 4 milyar doları şekerle ilgili hastalıklara harcıyoruz. Tip 2 şeker hastalığı 1990'da 1 milyon iken şimdi 10 milyonu geçti. Son 10 yılda kanserli hasta sayısı 6 kat arttı. Sağlıksız yaşam tarzı, çevre kirliliği, sigara ve alkol nedeniyle her yıl 150 bin kişi kanser olmakta. Nefes darlığına yol açan ilerleyici akciğer hastalığı sigarayla mücadeleye rağmen çevre kirliliği nedeniyle hızla artıyor. Şimdiden 6 milyona ulaştı. Şişman insan sayısı son 10 yılda 2 kat arttı. 5,5 milyondan 11 milyona çıktı. Erişkin nüfusun 17 milyonu yüksek tansiyonlu. Üçte ikisi habersiz. Haberi olan doktora gitmiyor, gidenler ilacını almıyor, ilacını alanlarda başarı oranı ise % 20. Çok kolay tedavileri bile başaramazsak, hipertansiyonun doğurduğu daha zor hastalıkları nasıl önleyeceğiz? Bu hastalık savaşında ne zaman 91 tane tıp fakültesini ön cephede savaşırken göreceğiz? Tıp eğitimini ne zaman hastalıkları önleme odaklı yapacağız? http://www.medimagazin.com.tr/ana-sayfa/dis-haberler/tr-hastalklarn-maliyeti-47-trilyon-dolar-bulacak-1-76-37482.html
0
Cevapla
Osman D
Dünyada ilaç, tıbbi-cerrahi malzeme ve cihaz teknolojisi, görüntüleme teknolojisi sürekli değişiyor, gelişiyor. Firmalar, sürekli yeni ürünler üretiyorlar. Bu amaçla yüksek teknolojiyi giderek daha fazla kullanıyorlar. Bu yeni ürünler de genellikle daha pahalı oluyor. Onun yanısıra, insan sağlığı ve konforunu geliştiren, önceden hiç bilinmeyen ve yapılmayan masraflı ameliyatlar, girişimler bilinir ve yapılır hale geliyor (yüz nakli, karaciğer nakli, karmaşık kateter işlemleri vb. gibi). Daha uzun yaşam, tabii ki sosyal güvenlik kurumlarına daha fazla sağlık gideri, daha fazla emekli maaşı ödemesi olarak dönüyor. Güvenlik kurumları, konu insan sağlığı olunca "yok ben bunu almam, ödemem" de diyemiyor. (Türkiye hariç tabii ki. Bizimkiler, hasta ölecek olsa bile artık sağ olsunlar, bu yeni SUT içatları nedeniyle iç rahatlığı ile bunu demeye başladılar). Dolayısı ile sağlık giderleri gederek artıyor. Geçen zaman içerisinde daha da artacak. Hükümetlerin bunu baştan kabul edip, sağlık ve sosyal gider bütçelerini artırmaları, gerekirse de sigorta primlerini artırmaları zorunlu. Öyle SUT kısıtlamaları ile bu iş bir yere kadar gider. Bir yerden sonra elinizde patlar. Hastalar ameliyat ve tedavilerini olamayıp da ölmeye başlayınca önce medyanın diline düşer, sonra da halkla mahkemelik olursunuz. Başka da yolu yok. Bilmem anlatabildim mi?
0
Cevapla
www.aciamagercek.com
İNSANLIK ALEMİNE GEÇMİŞ OLSUN www.aciamagercek.com Bilime dayalı tıp, çocuk ölümlerini azalttığı ve insan ömrünü uzattığı için dünya nüfusu hızla artıyor. Hastalık üreten yaşam tarzı yüzünden ise hastalıklar ve hasta sayısı artıyor. Artan nüfus ise sosyal güvenlik, iş ve para istiyor. Yaşlı ve hasta sayısının yol açtığı sorunlar, yönetimleri ve ekonomistleri kara kara düşündürüyor. Çünkü sosyal güvenlik fonları ve ekonomi çöküyor. Dünya nüfusu son 50 yılda 2 katından fazla arttı. Kimse açıkca söylemese de, küresel krizin önemli bir nedeni insan ömrünün uzaması sonucu artan sosyal güvenlik açıkları. Uzayan insan ömrünün nedeni ise modern tıptaki gelişmeler, tedaviler ve ilaçlar. Amerika’dan Avrupa ve Japonya’ya kadar insan ömrü 90’a dayanmış bulunuyor. Gittikçe yaşlanan batıda, artan sağlık harcamaları ve emekli maaşlarının yarattığı kara delikleri, petrol kuyuları bile kapatamıyor. Yaşlanan nüfusa musallat olan Alzheimer, kanser, romatizma, diyabet, kalp ve akciğer hastalıkları, organ nakilleri ekonomiyi zorluyor. Gelişmekte olan (sömürülen) ülkelerde durum daha da kötü. Çalışanlardan toplanan primler, artan sağlık harcamalarını ve emekli maaşlarını karşılamıyor. Öte yandan otomasyon, robot teknoloji ve krizle artan işsizlik, sosyal güvenlik fonuna akışı azaltıyor. Sonuç; kara delik denilen ekonomiyi yutan bitmeyen açıklar. Modern tıbbın uzattığı insan ömrü, dünya nüfusunun katlanarak artmasına yol açarken, küresel ısınma ve ekonomik krizi kamçılıyor. İnsan ömrünü uzatan ve bu yolla dünya nüfusunu artıran bu sürecin tersine çevrilmesi gerekiyor. Aksi takdirde yaşlanan ülkeler, yatalak hastalar yurduna dönerken krizden krize girecek. Amerikan sağlık sisteminde, önümüzdeki 10 yıl içinde 2 trilyon dolarlık kesinti yapılması için düğmeye basıldı. Bedava sağlık hizmeti verilecek milyonlarca hasta nedeniyle, sağlık bütcesinde oluşacak trilyonlarca dolarlık karadelik nasıl önlenecek ve ayrıca trilyonlarca dolarlık tasarruf nasıl sağlanacak ? Dünya nüfusunu azaltan kansız yöntemler var mıdır? Ömrü uzatan bilimsel tıbdan, palavra tıbba geçiş sihirli çözüm olabilir mi? Kısırlığa yol açan GDO’lu ürünler hızla yayılıyor. Sağlık bilincinden yoksun halkı, her derde deva gibi sunulan sihirli ve mucize bitkilerle oyalamak işin özünü oluşturuyor. Büyülenen herkesin elinde sihirli reçeteler ve formüller. Herkes kendi çapında eczacılık ve doktorculuk oynuyor. İnsan ömrünü uzatan kanıta dayalı tıptan, ömrü uzattığına dair bir tek meta-analiz dahi bulunmayan mucize bitkilere kaydırılan yeni sağlık anlayışı ile beyinler yıkanıyor. Tabii bu yeni planı, bilimde kanıtın gücü ve metaanaliz konusunu bilmeyenlerle tartışmak imkansız. Metaanalizlerden yoksun palavra tedavilerle insanlar oyalanmalı. Bir taşla kaç kuş vuruluyor? Bilimsel tıbdan palavra tıbba geçiş sonucu, yaşlı nüfusu 30 yılda eriterek küresel ısınmayı önleme, emekli maaşları ve sağlık harcamalarından kurtulma, erken yaşta ölenlerin mirascılarına piyango, sosyal güvenlik açıkları ve ekonomik krize kolay çözüm… İnsan ömrünü çaktırmadan kısaltmanın yolu palavra tıp, dört dörtlük akıl oyunu : Zenginler için kişiye özel genetik ilaçlar üretilirken garibanlar papatya suyuna talim etmeli, sihirli gıda ve bitkilerle oyalanmalı. Küresel oyunun amacı ; yaşlı nüfusu azaltarak sosyal güvenlikteki kara deliği kapatmak. Çünkü yaşlanan nüfusun sağlık harcamaları genç nüfusun onlarca katı. Bu yüzden genç yaşta emekli olup 90 yaşına kadar emekli maaşı ve bedava sağlık hizmeti artık tarih olacak. Değişim için bilgi kirliliği ile zihinleri karıştırmak yeterli. Zihinsel kaos, insanları değiştirmenin en kolay yolu. Medya değişimin tılsımlı anahtarı. İlacın etkisini söylerseniz ilacı alan artar, yan etkisini söylerseniz bırakan artar. İlaçlarını bırakan hastalar iki sektörü canlandırır : Hastalık ve cenaze. Değişimin şifresi ; ‘hayat fani ölüm ani’ Hastalık üreten yaşam tarzı ise Azrail’in silahı. Bir yanda neoliberal politikaların oyuncağı haline getirilen modern tıp, Öte yanda otlarla meze yapılan sağlık anlayışı. Bir yanda paraya dayalı bilimsel tıp, Öte yanda mucize bitkiler arasına sıkıştırılan sağlık ve hayatımız. Bir yanda küresel sermayenin yönlendirdiği araştırmalar ve bilim adamları, Öte yanda ne idüğü belirsiz araştırmalar ve simsarları. Bir yanda paraya kurban edilen bilim, Öte yanda, ekonomiye kurban edilen sağlık, Ve tüm medyayı saran zihinsel kaos uzmanları. İnsanlık alemine geçmiş olsun !
0
Cevapla
Yorum Yaz
0/300

Bu haberler de ilginizi çekebilir